Ne de olsa ruhlar da denizler gibidir; derinlik ancak derinliklere yanıt verir.
Hiçbir zaman görünüşe aldanma. Her zaman kanıt ara. Kanıt olmadan bir şeye inanma. O zaman yanılmazsın.
Onun bu unutkanlığı ve ilgisizliği karşısında içten içten kan ağladım ki ağlamaların en acısı budur.
Bu dünyada, bir başkasının yükünü hafifleten hiç kimse gereksiz değildir.
Bu dünyada hiçbirimiz gözyaşlarımızdan utanmamalıyız; çünkü, katı kalplerimizi çölleştiren kumların üzerine dökülen yağmur gibidir gözlerimizin yaşı.
İyi bir şeye sahip olup onu yitirmek mi yoksa ona hiç sahip olmamak mı daha iyi?
Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir.
Hep içimden geldiği gibi duygularımla hareket ettiğim için başımı belaya sokuyorum.
Yalan yalandır, nedeni ne olursa olsun yalan söylememek gerekir. Bir daha sakın yalan söyleme!
Doğru sözlü olmadan sıradanlığın dışına çıkamıyorsan, yalan söyleyerek hiç başaramazsın bunu.
Kalbinin doğallığına hiç dokunmasaydınız da acı çekebilseydi, kalbi kırılabilseydi keşke.
Onca kalabalığa rağmen, bu nasıl bir yalnızlık!
Hiç gözünün olmaması kem gözden iyidir.
Aptallarla dolu bir dünyada yaşarken sinirlenmemem olanaksız.
İnsan resimden anlamayan birinin tabloları eleştirmesine kızmaz.
Kaderim belirlenirken benim sesime de kulak vermeleri gerekirdi.
Açgözlüler hiçbir zaman doymaz. Bu, ölüm kadar kesin bir gerçektir.
“Acı ve ümitsizlik,” dedim, Müthiş bir güç barındırır içinde.
Bir insanı geceleri düşünmek, o insan üzerinde hak iddia etmek için bir neden değildir.
“Onu sev!” dedi. “Sev, sev onu! Yüzüne gülüyorsa sev. Seni üzüyorsa sev. Yüreğini param parça ediyorsa yine sev onu, sev, sev!”
Bir insan beni seviyorsa ne yapabilirim?
Biz bir gün ayrılırsak beni hep en iyi durumumla hatırlamanı isterim.
Zaten sevgi her zaman nefretten üstün değil miydi?
Onu sevmenin yıkım olduğunu biliyordum, yine de ilk baştan söyleyeyim, bunu bilmek sevgimi zerre azaltmıyordu. Onun kusursuz bir melek olduğunu yürekten inansam, duygularımı ancak bu kadar başıboş bırakabilirdim.
Eğer dünyada aşk denen bir duygu varsa o da benim ona karşı duyduğum histir.
Sevgi dolu bir kalp en doğru bilgeliktir.
Mutluluk bir armağandır ve işin sırrı onu beklemekte değil, geldiğinde memnun olmaktadır.
Hayatımın hiçbir devresinde şikayet etmek gibi bir alışkanlığım olmadığı için, soranlara hep iyi olduğumu söylemişimdir.
Bir odanın kapısını kapatıp yalnız kalmak, her zaman hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur.
Hayatın kalabalık sokaklarında bir kenardan ilerlemek, insan sevgisi namına ne varsa kendinden uzak tutmak. Varsın “deli” desinlerdi.
Elinizden geleni yapın. Hayatı bazen boşa harcıyor olsak dahi, uğraşmaya değer.
Kendi hayatımın kahramanı mı olacağım yoksa bu konumu başka biri mi dolduracak?
Hoşuma gitmiyor böylesi bir hayat! Beni bıraksalar da gitsem. Ben gitmek istiyorum.
Zaten hayatımız boyunca sergilediğimiz bütün zayıflıklar ve saygısız davranışlar hep sevmediğimiz insanlar yüzündendir.
Dürüstlüğünle övünme! Hayatın ne getireceğini bilemezsin.
Hayatımızı boşa harcadığımızda hiçbir değeri olmaz, oysa bu çabaya değer hayat.
Yaşamın tadını çıkarın; canını değil.
Her yaşamın gülleri ve dikenleri vardır.
İnsanın acısını içinde yaşaması daha soylu bir tutum mu acaba?
Erken yaşta ölmüş biri gibiyim. tüm yaşantım, başka türlü olabilirdi’lerle geçiyor.
İnsan hiç bir yerde, kendisinden daha iyi bir dost bulamaz.
İnsan hiçbir dostuna para yardımı etmemeli. Çünkü dosta para yatırmak demek o dostu kaybetmek demektir.
Arkadaşını olduğu gibi kabul et.
Kötü arkadaş iyi huyu bozar.
Çocukken gördüğümüz sokaklar, daha sonra oraya döndüğümüz zaman hep böyle küçük ve dar görünür.
Göğün altı delinse de tüm yağmurlar birden boşansa, insanın kendi içinde yanan cehennem ateşini yine söndüremez.
Hastalıkla üzüntü nasıl bulaşıcıysa neşe, iyimserlik ve kahkaha da öyle, insandan insana geçer, yayılır.
Hiçbir şey yoksulluk kadar ezici olamaz. Hiçbir şey de servet peşinde koşmak kadar aşağılanmamıştır!
Bana güzel bir kitap ver, ya da iyi bir gazete ve ateşin başına oturt. Allah’ım daha ne isterim ki?
Onur denilen günah; en yüksek ve en asil kişiler kadar, en sıradan ve kirli insanların da malıdır!
Başkalarının iyiliğini böylesine düşünmek aptallıktır ama benim yaradılışım böyle, onun için beni suçlama.
Önümde bekleyen ölüm korkunçtu ama öldükten sonra kötü ad bırakmak düşüncesi, o anda ölümden de korkunçtu.
Gözyaşlarımızdan utanmamalıyız. Çünkü gözyaşlarımız çölleşmiş kalplerimize can veren yağmur damlalarıdır.
İnsan hislerinin en başında korku gelir. Korku her şeyi siler atar. Ancak o korku sayesinde köpekler sahiplerinin karşısında boyun eğer, yaltaklanırlar.
Bedensel yorgunluk hissinin uykusuzlukla cebelleşmesinden doğan tatsız ruh halini herkes yaşamıştır.
Hepimizin içinde, ortaya çıkmak için belirli koşulları bekleyen, gizlenmiş mucizeler vardır.
Gördüğüm en son ve en tatlı rüyanın siz olduğunuzu bilmenizi istiyorum.
Şimdiye kadar yaptığım her şeyden çok daha güzel bir şey yaptım ben ve artık şimdiye kadar bildiğim her yerden daha büyük bir huzurla dinleneceğim bir yere doğru gidiyorum.
Birbirlerinden çok uzak olan insanlarda olduğu gibi, birbirlerine çok yakın olanlar arasında da bilinmezler, gizler vardır.
Bir memleketin yükselmesi ev ve aile muhabbetine, bir ülkenin mutluluğu ise çocukların mutlu edilmesine bağlıdır.
Basit gerçekler kadar güçlü ve güvenli hiçbir şey yoktur.
Beklentisi olmamalı insanın, yoksa hep hayal kırıklığına uğrarsınız.
İçimden geçenleri bilseniz acı kelimesini kullanamazdınız.
Mutlu olmaya ne hakkın var senin? Mutlu olmak için bir nedenin var mı?
Şu bir gerçek ki her insan diğerleri için derin bir sır ve gizemdir.
Gemileri batıranlar, akıntıya kapılmış giden buz dağları olurdu hep.
Bilgili olan her kişi işe bilgisizlikten başlamak zorundadır.
İnsanın bir yere ‘evim’ diyebilmesi ne güzel bir duygu.
Bir kişiye duyduğum güvensizlik her şeyi gölgeliyor.
Mutsuz bir başlangıçtan da mutlu bir sonuç çıkmıyor.
Sıra dışı olmadan önce sıradan denebilecek bir bilgin olmalı.
Hepimizin elinde birçok nimet var ama çoğumuz değerini bilmiyoruz.
En büyük arzum bu dünyaya ait olduğumu unutabilmek.
Kalbimi açtığım yerde ağzımı asla kapalı tutmam.
Yapayalnızım artık. Sanki ölüymüşüm gibi.
Kendine benzeyen bir adamı neden sevesin ki?
Ölüm, doğanın tüm canlı varlıklar için öngördüğü bir çareydi.
İnsanın bedenini örten ne olursa olsun, duygular onu deler geçer.
Özgürlük uğruna sabra ihtiyacımız var.
Daha az duyarlı olabilsem, insanları daha az sevebilsem, midem de sinirlerim de sağlamlaşır, demir gibi olurdu. Keşke vurdumduymaz olabilseydim.